COP26 Başkanı Alok Sharma, Kalyon Karapınar GES’i ziyaret etti
Yenilenebilir enerji alanında Türkiye’nin en önemli oyuncularından biri olan Kalyon Enerji’nin Konya’da kurmuş olduğu Karapınar GES, Türkiye’nin en büyük güneş enerji santrali olmakla birlikte, işletmeye alınmış olan 900 MW panel kurulu gücü ile Avrupa’nın en büyük güneş enerji santrali unvanına da sahip oldu. Karapınar GES’in 12 yıl vadeli toplam 812 milyon dolarlık finansmanın imza töreni geçtiğimiz aylarda İstanbul’da gerçekleştirilmişti. Enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasına önemli ölçüde katkı sunmakta olan Karapınar GES, 5 Temmuz Salı günü önemli bir ziyarete ev sahipliği yaptı. 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) Başkanı Alok Sharma santrali ziyaret ederken, Sharma’ya Kalyon Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Kalyoncu eşlik etti.
“En önemli meselemiz enerjiyi temiz kılmak”
Yetkililerden santral hakkında detaylı bilgiler alan Alok Sharma, şunları söyledi: “COP26 Başkanlığı görevim kapsamında başlıca amaçlarımdan biri, kömürden elde edilen enerjiyi gerimizde bırakmak oldu. Küresel emisyonun yaklaşık dörtte birinden sorumlu olan enerji sektörü adına net sıfır hedefine doğru ilerleyebilmek için enerjiyi temizleme meselesi kritik bir hal aldı. Bu noktada COP26’da, 200’e yakın ülkenin üzerinde mutabık kaldığı Glasgow İklim Sözleşmesi de kömürden elde edilen enerjiyi aşamalı olarak azaltmayı ve verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarını yavaş yavaş ortadan kaldırmayı taahhüt ediyor. Bugün burada olmaktan ve tamamlandığında Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi tesisi olacak; aynı zamanda 2 milyon haneye temiz elektrik enerjisi sağlayacak eşsiz Kalyon Karapınar Güneş Enerjisi Santrali’ni yerinde görmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Bu tesis hem temiz enerjinin geleceğinin hem de Birleşik Krallık ve Türkiye iş birliğinde, Birleşik Krallık’ın 217 milyon Sterlin ile bugüne kadar ülke dışında bir güneş enerjisi projesine sağladığı en büyük finansman garantisinin sembolü niteliğindedir.”
Yıllık 400 milyon dolarlık döviz ikamesi sağlıyor
812 milyon dolarlık finansmanı İngiliz İhracat Kredi Ajansı UK Export Finance (UKEF), JP Morgan Chase & Co., DenizBank, Garanti BBVA, Türkiye İş Bankası, TKYB, TSKB ve VakıfBank konsorsiyumu tarafından sağlanan ve Türkiye’nin yeni nesil temiz enerji yatırımlarından olan Karapınar GES, bin 350 MW kurulu gücü ve yüksek yerlilik oranı ile Türkiye ve Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise sayılı büyük santralleri arasında yer alıyor.
Çevreci bir yatırım olmasının yanında yerli ve milliğiyle de enerjide dışa bağımlılığın azaltılması yönündeki önemli atılımların başını çeken proje; Türkiye’ye yıllık 400 milyon dolar tutarında döviz ikamesi sağlamaya başladı bile.
Karapınar GES’in güneş panelleri de yine bir Kalyon Enerji şirketi olan Kalyon PV tarafından üretilip temin ediliyor. Kalyon PV’nin yüzde 80 yerlilik oranıyla gerçekleştirdiği panel üretimi, bu alandaki Ar-Ge’nin gelişmesi, cari açığın azaltılması ve nitelikli istihdam sağlanması açısından da stratejik önem taşıyor. Kalyon PV fabrikası, Türk ekonomisine yıllık 250 milyon dolar döviz ikamesi sağlıyor. Kalyon Karapınar Güneş Santrali ve Kalyon PV Güneş Paneli Fabrikası, ikisi birlikte Türk ekonomisine yıllık 650 milyon dolar katkı sağlamaya başladı.
Sene sonuna kadar kurulu güç bin 350 MW’a erişecek
19 Ağustos 2020’de, Ankara’da Kalyon Güneş Teknolojileri fabrikalarını açtıklarını hatırlatan Kalyon Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Kalyoncu, aynı gün Konya’da Karapınar GES’in ilk panel montajına başladıklarını aktardı. 23 ayda Kalyon Karapınar Güneş Enerjisi Santrali’nin şimdiden 900 MW’ı işletmeye alındığını belirten Kalyoncu, “Ayrıca fabrikamızın üretim kapasitesini 1000 MW’a çıkartarak, santralimizin tam kapasiteyle faaliyete geçme tarihini bir yıl öne çektik. Dolayısıyla; 1 milyar dolar yatırım bedeli bulunan santralimiz, 2022’nin sonunda 1350 MW’lik kurulu gücü ile tam kapasiteye erişecek.” dedi.
İngiliz Hükümeti’nin bugüne kadar sürdürülebilirlik konusunda en büyük proje finansmanını Kalyon Karapınar GES’e sağlamasının, salgın sebebiyle küresel düzeyde piyasaların zorlandığı bir süreçte bile Türkiye’ye ve Kalyon Holding’in sürdürülebilir finansal yapısına duyulan güvene işaret ettiğine dikkat çeken Kalyoncu, dünyayı sürdürülebilir bir yeşil ekonomiye dönüştürme çabalarına devam edeceklerini söyledi.
Güneşin yenilenebilir enerji içindeki payını yüzde 20 artıracak
“20 milyon metrekare, yani tamı tamına 2 bin 600 futbol sahası büyüklüğündeki tek bir alana kurulu olan Karapınar GES’imiz tamamlandığında, Avrupa’nın en büyük güneş enerjisi santrali olmasının yanında dünyanın sayılı büyüklükteki güneş enerjisi santralleri arasında yerini alacak. Santralimizde kullanılan panellerin tamamının, dünyanın ilk ve tek tam entegre güneş paneli üretim fabrikası olan Kalyon PV tarafından yüzde 80 yerlilikle üretilmesinden de büyük gurur duyuyoruz” diyen Kalyoncu, tam kapasiteye ulaştıklarında Türkiye’nin güneş enerjisinin yenilenebilir enerjideki payını yüzde 20 oranında artıracaklarını ve böylece 2 milyon kişinin evsel elektrik ihtiyacı karşılamış olacaklarının altını çizdi. Kalyon Karapınar GES ve Kalyon Güneş Teknolojileri Fabrikası ile birlikte toplam 3 bin yüksek nitelikli mühendis ve teknikere istihdam imkânı sağladıklarını belirten Kalyoncu, temiz ve yenilenebilir enerjiyi daha ulaşılabilir kılma hedefiyle, yatırımlarına devam etme kararlılığı içinde olduklarını da aktardı.
TOGG lisansını aldı, kendi şarj ağını kuracak
Mehmet KARA
Türkiye’nin otomobili TOGG, 2023 yılında yollara çıkmaya hazırlanırken elektrikli araçlarla ilgili gereken adımlar da atılmaya devam ediyor. Firma kendi şarj ağını kurmak için lisans aldı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) da bu alana yönelik gerekli düzenlemeleri adım adım devreye alıyor. Bu amaçla EPDK bünyesinde Enerji Dönüşüm Dairesi oluşturuldu. Bu dairenin çalışmaları çerçevesinde EPDK’nın yürüttüğü çalışmalar arasında elektrikli araçların enerji ihtiyacını karşılayacakları şarj altyapısına yönelik adımlar önemli bir yer tutuyor.
Şarj altyapısının önemi ise şu aşamada elektrikli araç satışlarını doğrudan etkileyecek ana faktör olmasından ileri geliyor. Satılan otomobiller içinde elektrikli araçların oranı giderek artsa da, şarj altyapısına dair soru işaretleri tüketici talebini kısıtlayan en önemli faktörlerden biri olarak görülüyor. Bu nedenle tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de ulusal şarj şebekesinin bir an önce tamamlanması isteniyor.
Piyasaya giren firma sayısı artıyor
Türkiye’de özel sektör oyuncuları bu alanda hazırlıklara girişmişlerdi. Bunlar arasında özellikle Enerjisa’nın Eşarj markası, Zorlu Enerji’nin ZES markası altında kurdukları ve sayıları binleri aşan iki ağ öne çıkıyordu. Aksa Elektrik de bu yönde hazırlık yaptığını beyan eden bir diğer enerji sektörü oyuncusu oldu. OYAK Grubu da Şarjet şirketi ve Otojet markasıyla şarj ağı işletmecileri kervanına katıldığını geçtiğimiz hafta içinde duyurmuştu. Lisans alan oyunculardan ikisi de enerji sektöründen ancak onlar solar enerji ekipmanları üreticisi unvanlarıyla öne çıkan aktörler: Kalyon Grubu ve CW Enerji.
TOGG şehirler arasında kesintisiz seyir yapacak
EPDK yetkilileri şarj altyapısının gelişimi elektrikli araç kullanıcılarının şarj sorunu yaşanmaması hedefiyle lisanslama faaliyetlerine hız verdiklerini ifade ediyor. EPDK sadece lisanslama şartlarını da altyapının bir an önce ulusal ölçekte hayata geçmesi hedefine uygun şekilde belirledi. Kurum, oyuncuların lisans alıp yatırım için beklemesine izin vermeyecek şekilde, ilk altı ay içinde en az 50 şarj istasyonu kurmaları şartını getirdi.
EPDK yetkilileri, önümüzdeki dönemde şarj istasyonları sayısının hızla artacağını ifade ediyor. Böylece yerli otomobil TOGG’un piyasaya çıkar çıkmaz gerek şehir içi ve gerekse şehirler arası yollarda kesintisiz seyir imkanı sağlayacağına dikkat çekiliyor.
Tüm şarj noktaları cep telefonundan görülebilecek
Elektrikli araç sahipleri ev, işyeri, istasyonlar, otoparklar gibi birçok noktadan şarj hizmeti alabilecek. Kullanıcıların, benzin ve dizel yakıtlı araçlara kıyasla daha ekonomik yolculuk yapma imkanına kavuşacağı vurgulanıyor. EPDK, elektrikli araç sistemi altyapısının sağlıklı işlemesi için Serbest Erişim Platformu oluşturuyor. Elektrikli araç kullanıcıları halka açık tüm lisanslı şarj istasyonlarının konum, güç, ünite ve fiyat bilgilerini bu platform üzerinden görebilecek. Mobil uygulamalarla mobil cihazlardan ve bilgisayarlarla internetten de görülebilecek bu bilgiler sayesinde vatandaş kendisine en uygun seçeneği tercih etme şansı bulacak.
Evde şarjın kilometre başına maliyeti 67 kuruş
EPDK, şarj istasyonlarında verilen şarj hizmetinin fiyatlandırılması ve oluşan yakıt maliyetlerinin dizel ve benzin maliyetleriyle karşılaştırmasını düzenli olarak takip ediyor. Haziran 2022 fiyatlarına göre ortalama şarj hizmeti fiyatları esas alındığında, elektrikli aracın AC (22 kW) ünitelerden şarj edildiği durumda kilometre başına yaklaşık olarak dizele göre 114 kuruş, benzine göre 125 kuruş avantaj sağladığı hesaplanıyor. Vatandaş, DC (50 kW, hızlı şarj ) ünitelerden şarj ederse dizele göre 50 kuruş benzine göre 61 kuruş avantajlı oluyor. Evde gerçekleştirilen şarj işlemi esnasında kullanılan elektrik, mesken tarifesi üzerinden fiyatlandırılırken, işyerinde veya halka açık ticari bir alanda ise ticarethane tarifesi üzerinden fiyatlandırılıyor. Bugünkü fiyatlarla bir elektrikli araç kullanıcısı evde şarj etmesi halinde km başına ortalama 67 kuruş harcayarak seyahat edebiliyor.
Temiz enerjiye geçiş pazarının 23 trilyon dolara ulaşması bekleniyor
ABD Enerji Bakanı Jennifer Granholm, temiz enerjiye geçiş pazarının 2030’a kadar 23 trilyon dolara ulaşacağını söyledi.
ABD’nin ev sahipliğinde gerçekleşen İklim Zirvesi’nin ikinci gününde konuşan Granholm, temiz enerjiye geçişin sunduğu ekonomik fırsatlara dikkati çekti.
Granholm, bu 10 yılın sonuna kadar geniş ölçekte kullanılan yenilenebilir enerjilere ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, böylece güvenilir ve uygun fiyatlı temiz enerjinin herkese ulaşabileceğini aktardı.
Temiz enerjiye geçiş pazarının 2030’a kadar 23 trilyon dolara ulaşacağını kaydeden Granholm, bunun ekonomilerin yeniden inşa edilebileceği, yeni işletmelerin kurulabileceği ve milyonlarca insana istihdam sağlanabileceği anlamına geldiğini ifade etti.
Granholm, ABD Başkanı Joe Biden’ın nisan başında sunduğu altyapı paketinin temiz enerjiye yönelik araştırma, geliştirme ve uygulamalarına büyük yatırımlar öngördüğünü anımsatarak, gelecek haftalarda Enerji Bakanlığı olarak bu alandaki yeni nesil teknolojilere yönelik yeni hedefler açıklayacaklarını söyledi.
Temiz teknoloji yatırımları 500 milyar doları aştı
ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo da iklim değişikliğiyle mücadelede ilerlemeye devam edilmesi için yeni teknolojilerin gerekli olduğunu kaydetti.
Kamunun bunu tek başına yapamayacağını ve özel sektöre ihtiyaç olduğunun altını çizen Raimondo, “Özel sektör inovasyonuna, girişimciliğe ve akademik araştırmaya ihtiyacımız var.” dedi.
Raimondo, 2020’de temiz teknolojilere yapılan küresel yatırımların 500 milyar doları aştığını belirterek, gelecek yıllarda, yeni enerji ekonomisinin özellikle hızla büyüyen gelişmekte olan ekonomiler tarafından yönlendirilen temiz teknolojiler için multitrilyon dolarlık pazarlar açacağını aktardı.
“Tüm enerji sistemimizi dönüştürmemiz gerekecek”
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol ise 2021’deki karbondioksit emisyonlarına ilişkin son tahminlerin insanlık için bir uyarı niteliğinde olduğunu belirterek, emisyonların tarihteki en büyük ikinci artış yolunda olduğunu söyledi.
Birol, “COVID-19’dan sürdürülebilir bir şekilde toparlanamıyoruz ve tehlikeli seviyelerde küresel ısınma yolunda ilerliyoruz.” dedi.
İyimser olmak için gerekçeler olduğuna işaret eden Birol, yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin bu yıl “rekor” kıracağını ve elektrikli otomobil satışlarının bir başka rekor seviyeye ulaşacağını aktardı.
Birol, “Ancak net sıfır emisyona ulaşmak bundan çok daha fazlasını gerektirir, tüm enerji sistemimizi dönüştürmemiz gerekecek.” diye konuştu.
IEA’nın 18 Mayıs’ta küresel enerji sektörünün 2050’ye kadar net sıfır emisyon hedefine nasıl ulaşabileceğine dair bir yol haritası açıklayacağını belirten Birol, net sıfır emisyona ulaşmanın gelecek 10 yılda temiz enerji yatırım fırsatlarını 3 katına çıkaracağını dile getirdi.
Enerji Uyuşmazlıkları Tahkim Merkezi faaliyete başlıyor: Dünyada ilk olacak
Türkiye’de 21 Ekim’de faaliyete geçecek olan dünyanın ilk Enerji Uyuşmazlıkları Tahkim Merkezi (EDAC) ile uluslararası yatırımcıların hukuki açıdan güven ve istikrar arayışına hızlı cevap vererek Türkiye’yi enerji uyuşmazlıklarının çözümünde de bir merkez haline getirmesi hedefleniyor.
EDAC, 1958 New York Sözleşmesi uyarınca uluslararası geçerliliğe sahip olacak. Merkez; uluslararası tahkim divanı, ulusal tahkim divanı, yönetim kurulu, danışmanlar, hakemler ve sekretarya bölümlerinden oluşacak.
Merkezin herhangi bir resmi kurum veya kuruluşla bağı bulunmayacak. Bu kapsamda, EDAC, tarafsız ve bağımsız bir merkez niteliğiyle tahkim sürecinin objektif ve güvenilir şekilde yürümesini güvence altına alınmasını hedeflerken, farklı milletlerden ve hukuk sistemlerinden gelen, enerji sektörü ve uluslararası hukukta uzman divan üyeleri, danışmanlar ve hakemlere ev sahipliği yapacak.
Başkanlığını Avukat Süleyman Boşça’nın yürüteceği EDAC’ta Uluslararası Tahkim Divanında Prof. Mads Andenas, Prof. Peter Cameron, Sara Koleilat-Aranjo, Prof. Gbolahan Elias, Prof. Minas Khatchadourian, Prof. A.F. Munir Maniruzzaman, Prof. Muthucumaraswamy Sornarajah ve Prof. Don Wallace görev yapacak. Merkezin ulusal divanında ise Prof. Dr. Murat Atalı, Doç. Dr. İbrahim Ermenek, Yusuf Günay, Selami Erdem Uras, Şükrü Saraç, Av. Doç. Dr. Yüksel Yalova ve Doç. Dr. Alper Çağrı Yılmaz yer alacak.
Jonathan W. Blythe, Antony Connerty, Peter Foreman, Angela Grahame QC, Irina Guerif, Thomas D. Halket, Geoffrey M Beresford Hartwell, Prof. Dr. Loukas Mistelis, Prof Christian Rumpf ve Per Runeland ise EDAC’ın uluslararası hakemleri arasında yer alacak.
Türkiye’yi enerji uyuşmazlıklarının çözümünde bir merkez haline getirmeyi amaçlayan EDAC, 21 Ekim’de faaliyete başlayacak.
“Türkiye’nin enerji merkezi olma iddiasını güçlendirecek”
EDAC Başkanı Boşça, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hukuki uyuşmazlıkların çözümlenmesinde devlet yargısına alternatif çözüm yolları bulunduğunu ve bu anlamda tahkimin, en sık başvurulan çözüm yollarından biri olduğunu dile getirdi.
Enerjinin de küresel sermaye yoğunluğu yüksek bir sektör olduğunu aktaran Boşça, “Enerji yatırımlarına ve ticaretine ilişkin uyuşmazlıkların sektörü yakından bilen hakemler eliyle ve tarafların o uyuşmazlığa uygulanacak hukuku kendilerinin belirledikleri tahkim yoluyla çözmeleri mümkün ve bu uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesi aslında teşvik edilen bir konu” dedi.
Boşça, Türk enerji sektöründe yabancı yatırım oranının yüksek olduğunu anımsatarak şöyle devam etti:
“Bunun yanı sıra ülkemizde uluslararası yatırımlara da ihtiyaç var. Dünyada enerji hukuku alanında tecrübe kazanmış isimlerden oluşan EDAC’ın, yerli ve uluslararası yatırımcıların hukuki açıdan güven ve istikrar arayışına daha hızlı cevap vereceğini düşünüyoruz. Ayrıca, Türkiye bölgesinde bir enerji merkezi olmayı hedefliyor. Bununla ilgili önemli çalışmalar da yapılıyor. Bu çalışmaların yanı sıra uyuşmazlıkların çözümlenmesi için bağımsız ve tarafsız bir tahkim merkezinin kurulması Türkiye’nin enerji merkezi olma hedefini güçlendirecektir çünkü merkez olmak sadece enerji ticaretinin yapıldığı bir yer değil o ticaretten kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümlenmesini de gerektiriyor. Bu açıdan dünyada bir ilk olma özelliğini taşıyan EDAC, Türkiye’nin enerjide merkez olma iddiasını da güçlendirecektir.”
Tahkim merkezinin bir kurum veya ülkeden bağımsız isimlerden oluşmasının tercih sebebi olacağını ifade eden Boşça, bu durumun, tarafların uyuşmazlığının çözümü noktasında önemli bir garantörlük sağlayacağını belirtti.
Boşça, tahkim kurallarının EDAC tarafından belirlendiğini dile getirerek “Enerji uyuşmazlıklarının çözümü noktasında teknik konular oldukça fazla. Bunların çözümü için bazı esnek kuralların olması gerekiyor. Bu açıdan EDAC kurallarının her iki tarafın menfaatine uygun ve en adil çözüme kavuşması için hızlı yargılama imkanı sağlayan kurallar olduğunu söyleyebilirim” dedi.
Kaynak: AA
Enerji fuarcılığında önemli satın alma
Şirketten yapılan açıklamaya göre, 5 kıtada 35 ülkede faaliyet gösteren TG Expo, Sektörel Fuarcılık AŞ’nin iki ortağı olan Hannover Fairs Turkey Fuarcılık ve PennWell International ile imzaladığı anlaşmayla Sektörel Fuarcılık AŞ’yi ve ICCI’nın bütün haklarını satın aldı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen TG Expo Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Akyıldız, dünyanın farklı bölgelerinde 8 ayrı uluslararası enerji etkinliğinde imzası bulunan bir şirket olduklarına dikkati çekerek, enerji sektörüne yaptıkları uluslararası yatırımlara paralel Türkiye enerji sektöründe de güçlendiklerini belirtti.
Türk katılımcılar ve yabancı yatırımcılar için ICCI’nin, TG Expo çatısı altında güçlenerek yoluna devam edeceğini kaydeden Akyıldız, “Ülkemizin sahip olduğu potansiyeli yurt dışına, yurt dışındaki deneyimleri ülkemize transfer etmek için Türkiye’de ilk olarak yenilenebilir enerji ve güneş enerjisi alanında Solar İstanbul’un ilkini bu yıl başarıyla gerçekleştirdik. Şimdi Türkiye’nin en büyük ve saygın enerji fuarı ICCI’ı satın almanın mutluluğunu yaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye, Avrupa, Asya, MENA gibi yakın coğrafyanın uluslararası en büyük enerji etkinliklerinden biri olan ICCI, Türkiye’de ilk düzenlenen uluslararası enerji etkinliği olma özelliğini taşıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından 26 yıldır aralıksız desteklenen ICCI, TG Expo Fuarcılık AŞ’nin yönetiminde yıllık yaklaşık 25 milyar dolar ciroya ev sahipliği yapıyor.
Kaynak: AA
42,3 teravatsaat tasarruf için 54 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç var
Enerji verimliliği alanında 10 yılda yapılacak 54 milyar dolarlık yatırımla 18 milyon hanenin elektrik tüketimine eş değer (42,3 teravatsaat) tasarruf sağlanabilecek.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin “Türkiye Elektrik Sistemi İçin En Ekonomik Katkı: Enerji Verimliliği ve Yeni İş Modelleri” raporu yayımlandı. Türkiye’nin enerji verimliliği potansiyelini analiz eden rapor, iki farklı senaryo üzerinden hazırlandı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının “Türkiye Elektrik Enerjisi Talep Projeksiyonu Raporu” temel alınan baz senaryoya göre, Türkiye’nin elektrik talebinin 2030’da 459,2 teravatsaat, SHURA senaryosuna göre ise 416,9 teravatsaat olacağı öngörülüyor.
SHURA senaryosuna göre, 5 farklı alanda 16 enerji verimliliği çözümünün enerji üretimi, iletimi ve dağıtımında kullanılabileceği önerilirken, yüksek enerji verimliliğine ulaşılabileceği tahmin ediliyor.
Bu kapsamda, 10 yılda 30 milyar dolar enerji verimliliği, 13 milyar dolar elektrifikasyon ve 11 milyar dolar dağıtık enerji üretimi alanında olmak üzere 54 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç duyuluyor.
Söz konusu yatırımla 2030’da 18 milyon hanenin elektrik tüketimine eş değer seviyede (42,3 teravatsaat) enerji tasarrufu sağlanabileceği hesaplanıyor.
Enerji verimliliği alanında ihtiyaç duyulan yatırımın ise yarısını elektrikli ev aletleri, 5 milyar dolarını sanayideki enerji verimliliği yatırımları, 3 milyar dolarını akıllı evler, 2 milyar dolarını klimalar, 2 milyar dolarını yemek pişirme ve kalan 3 milyar dolarlık kısmını da diğer nihai tüketim alanları oluşturuyor.
Enerji verimliliği teknolojilerinin uygulanması için harcanan her 1 dolar karşılığında yatırımcıya sağlanan faydanın ise 1,2 ila 1,5 dolar arasında olacağı öngörülüyor.
Santrallerdeki doğal gaz ve ithal kömür tüketimi azalacak
SHURA senaryosunda belirlenen tasarruf potansiyeliyle doğal gazdan elektrik üretimine olan talep yarı yarıya azalırken, ithal kömüre olan bağımlılığın da yüzde 10 düşeceği hesaplanıyor.
Santrallerin doğal gaz tüketiminin elektrik talebindeki azalmayla 8,7 milyar metreküp gerilemesi bekleniyor. Böylece, elektrik santrallerinde doğal gaz ve ithal kömür tüketiminin azalmasıyla toplamda 2,7 milyar dolar fayda sağlanacağı tahmin ediliyor.
Raporda ayrıca, enerji verimliliği alanında yapılacak yatırımların Türkiye’de üretilen teknoloji ve ekipmanla yapılmasının dış ticaret bağımlılığının azaltılması ve yeni istihdam alanları oluşturulmasında önemli rol oynayacağına işaret ediliyor.
Rapora ilişkin değerlendirmede bulunan SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Değer Saygın, enerji verimliliğinin geri ödeme açısından bakıldığında düşük maliyetli ve yerli bir kaynak olduğunu belirterek, “Tedarikten tüketime, elektrik sektörünün tüm değer zincirinde incelediğimiz teknolojilere yapılan yatırıma baktığımızda, bu yatırımlar sayesinde elde edeceğimiz enerji tasarrufu net fayda sağlayarak 2030 yılındaki tasarruf potansiyelinin yüzde 80’ine denk gelecek.” ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
ABD, BAE ve İsrail arasında enerji anlaşması
BAE resmi haber ajansı WAM’ın haberine göre, BAE Altyapı ve Enerji Bakanı Suheyl el-Mezrui, ABD Enerji Bakanı Dan Brouillette ve İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, “daha fazla yenilik ve refaha yol açacak enerji alanında ortak bir strateji geliştirme” konusunda ortak bildiri yayımladı.
BAE, ABD ve İsrail’in enerji alanında somut sonuçlar veren pratik adımlara odaklanmanın önemini kabul ettiğine işaret edilen bildiride, Washington, Abu Dabi ve Tel Aviv’in “yenilenebilir enerji, enerjinin verimliliği, petrol, doğal gaz kaynakları ve tuzdan arındırma teknolojileri gibi alanlarda daha çok koordinasyon sağlamaya teşvik etme konusunda anlaştığı aktarıldı.
Bildiride, söz konusu üç ülkenin dinamik ekonomilerinin, mevcut ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılamak için dünyada öncü olan araştırma ve geliştirmelerden yararlanmak istediği kaydedildi.
Ülkelerin çok taraflı toplantılar yoluyla işbirliği olanaklarını geliştirmede kararlı olduğu vurgulanan bildiride, bunu uluslararası yatırımı güçlendirmek ve yeni enerji teknolojilerinin araştırılması, geliştirilmesi ve hızla benimsenmesi amacıyla finans kuruluşları ve özel sektör ile koordineli olarak gerçekleştireceklerine işaret edildi.
Bildiride, üç ülkenin “Filistin halkının karşı karşıya olduğu enerji sorunlarına enerji kaynaklarını, teknolojileri ve altyapıyı geliştirerek çözümler bulmaya çalıştıkları” da belirtildi.
İsrail, 23 Eylül’de Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na BAE’nin de katılması teklifinde bulunmuştu.
Mısır’ın ev sahipliğinde, 16 Ocak 2019’da Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum yönetimi, İsrail, Mısır, İtalya ve Ürdün enerji bakanlarının katılımıyla “Doğu Akdeniz Gaz Forumu” kurulmuştu.
İkinci toplantısını 16 Ocak 2020’de yapan Doğu Akdeniz Gaz Forumu, “üye devletlerin halklarının çıkarı için enerji güvenliği” temelinde kurumsallaşma yönünde anlaşmıştı.
Kaynak: AA
Üçay Grup’ta hedef, yenilenebilir enerjide liderlik
Grup olarak Türkiye’de 500 bin evi doğalgaz ile tanıştıran mekanik ve endüstriyel mühendislik sektörünün önde gelen şirketlerini bünyesinde barındıklarını dile getiren Üçay Grup CEO’su Turan Şakacı, 24 şehirdeki 51 şubeleri ve yüzlerce personel ile bireysel doğalgaz mühendislik sektöründe büyümeye devam ettiklerini vurguladı.
Doğalgaz ile başlayan enerji dönüşüm hikâyelerinin, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla devam edeceğinin altını çizen Turan Şakacı, Verimli Enerji Çözümleri (VEÇ) birimindeki çalışmaların sürdürdüğünü açıkladı. Gelecek beş yıl içinde ‘fotovoltaik güneş enerjisi sistemlerinde’ ve yenilenebilir enerji kaynakları taahhüdünde Türkiye’nin en büyük firmalarından biri olmak istediklerini söyleyen Şakacı, şuları aktardı: “Yenilenebilir enerji kaynakları alanında ciddi bir oyuncu olarak ülkemizin istihdamına ve genç mühendislerimizin yetiştirilmesine de önemli katkılarda bulunacağız. Öte yandan yine gelecekte tüm evlerin ihtiyacı haline gelecek elektrikli araç şarj istasyonu kurulumu konusunda da çalışmalarımız devam ediyor. Tüm bu yenilikçi hamlelerimizle sadece bugünün değil geleceğin en iyi şirketi olarak her zaman rakiplerimizin birkaç adım önünde yer almayı hedefliyoruz.”
“5 yılda 150 bin haneyi doğalgaz ile buluşturmayı planlıyoruz”
Türkiye’nin birçok şehrinde doğalgazın yayılmasına öncülük ettikleri ve faaliyet alanlarının her geçen gün genişlettiklerini ifade eden Turan Şakacı, “Doğalgaz dönüşümü başta olmak üzere, elektromekanik, inşaat, yenilenebilir enerji, ısıtma ve soğutma sistemlerinde Türkiye’nin en büyük topluluklarından biriyiz. Üçay Mühendislik şirketimiz, doğalgaz dönüşümünde Türkiye’nin açık ara en çok projeye imza atan şirketi. Bugüne kadar 500 bin evi doğalgaz ile tanıştırdık. Gelecek beş yılda da en az 150 bin haneyi doğalgaz ile buluşturmayı planlıyoruz. Bu, 500 bin evden sobanın kalkması ve Türkiye’nin hava kalitesinin artması anlamına geliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) açıkladığı verilere göre dünya nüfusunun yüzde 91’i hava kalitesi sınırının aşıldığı yerlerde yaşıyor. Bu da beraberinde sağlık sorunlarını getiriyor. Üçay Mühendislik yaptığı her dönüşüm ile Türkiye’nin hava kalitesinin yükselmesine katkı sağladı.” dedi.
“Bu yıl hedefimiz 30 bin ev”
Pandemi süresince insanların zoraki olarak evlere kapandığını belirten Turan Şakacı, “Özellikle pandemi etkisiyle insanlarda ev konforu çok önemli hale geldi. Bu konforun en önemli kısmı da doğalgaz ısıtma sistemleri. Dolayısıyla sahada talepler artıyor ve biz de bu yıl hedeflerimizi daha da yükselttik. 2020 yılı sonuna kadar toplamda 30 bin haneyi doğalgazla buluşturmayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“İstanbul depremine güvenilir yapılar inşa ederek hazırlanıyoruz”
Üçay Grup’un diğer iştiraklerinden Üçay Elektromekanik’in mühendislik alanında faaliyetlerini sürdürdüğünü belirten Turan Şakacı, Türkiye’nin önde gelen inşaat firmalarına elektro-mekanik taahhüt hizmetleri verdiklerini aktardı. Şakacı, Sinpaş ve Tahincioğlu gibi firmaların çözüm ortağı olduklarını söyledi.
Diğer şirketleri Üçay İnşaat ile özellikle kentsel dönüşüm sürecine katkı sağlamak istediklerinin altını çizen Şakacı, şunları kaydetti: “Bilim insanlarımız olası bir İstanbul depremine karşı hazırlıklı olmamız gerektiğini söylüyor. Bu hazırlıkların en önemlisi mevcut yapı stokunun yenilenmesidir. Üçay İnşaat, mühendislik sektöründeki tecrübesi ile güvenilir ve konforlu yapılar inşa ediyor. Elektromekanik ve inşaat sektörlerinde örnek projelere imza atıyoruz. Yakın dönemde bunlara yenisini ekleyeceğiz.”
“Postmodern Teknik Toptancılık kavramını yarattık”
Diğer iştiraklerinden ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi’nin sunduğu hizmetler ve bayilik sistemi ile birçok ilke imza attığını dile getiren Turan Şakacı, ISOMER çatısı altında Verimli Enerji Çözümleri (VEÇ) ve Isı Pompası Global girişimleri ile sürekli Ar-Ge çalışmaları yürttüklerini aktardı. Bin 400’e yakın bayi ağı ile hizmet verdiklerini söyleyen Şakacı, “ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi, çalıştığı bayilere ürün tedarik etmekle kalmayıp Teknik Hizmetler Departmanı aracılığı ile mühendislik desteği de sunuyor. Bununla birlikte bayilerimiz ihtiyaç duydukları eğitim, satış ve pazarlama desteği hizmetleri de ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi’mizin profesyonel ekipleri tarafından veriliyor. Sektörde henüz böyle bir yapı olmadığından ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi, ‘Postmodern Teknik Toptancılık’ sistemini ülkemize kazandıran ilk ve tek kuruluş.” şeklinde konuştu.
Üçay Grup’ta hedef, yenilenebilir enerjide liderlik
Grup olarak Türkiye’de 500 bin evi doğalgaz ile tanıştıran mekanik ve endüstriyel mühendislik sektörünün önde gelen şirketlerini bünyesinde barındıklarını dile getiren Üçay Grup CEO’su Turan Şakacı, 24 şehirdeki 51 şubeleri ve yüzlerce personel ile bireysel doğalgaz mühendislik sektöründe büyümeye devam ettiklerini vurguladı.
Doğalgaz ile başlayan enerji dönüşüm hikâyelerinin, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla devam edeceğinin altını çizen Turan Şakacı, Verimli Enerji Çözümleri (VEÇ) birimindeki çalışmaların sürdürdüğünü açıkladı. Gelecek beş yıl içinde ‘fotovoltaik güneş enerjisi sistemlerinde’ ve yenilenebilir enerji kaynakları taahhüdünde Türkiye’nin en büyük firmalarından biri olmak istediklerini söyleyen Şakacı, şuları aktardı: “Yenilenebilir enerji kaynakları alanında ciddi bir oyuncu olarak ülkemizin istihdamına ve genç mühendislerimizin yetiştirilmesine de önemli katkılarda bulunacağız. Öte yandan yine gelecekte tüm evlerin ihtiyacı haline gelecek elektrikli araç şarj istasyonu kurulumu konusunda da çalışmalarımız devam ediyor. Tüm bu yenilikçi hamlelerimizle sadece bugünün değil geleceğin en iyi şirketi olarak her zaman rakiplerimizin birkaç adım önünde yer almayı hedefliyoruz.”
“5 yılda 150 bin haneyi doğalgaz ile buluşturmayı planlıyoruz”
Türkiye’nin birçok şehrinde doğalgazın yayılmasına öncülük ettikleri ve faaliyet alanlarının her geçen gün genişlettiklerini ifade eden Turan Şakacı, “Doğalgaz dönüşümü başta olmak üzere, elektromekanik, inşaat, yenilenebilir enerji, ısıtma ve soğutma sistemlerinde Türkiye’nin en büyük topluluklarından biriyiz. Üçay Mühendislik şirketimiz, doğalgaz dönüşümünde Türkiye’nin açık ara en çok projeye imza atan şirketi. Bugüne kadar 500 bin evi doğalgaz ile tanıştırdık. Gelecek beş yılda da en az 150 bin haneyi doğalgaz ile buluşturmayı planlıyoruz. Bu, 500 bin evden sobanın kalkması ve Türkiye’nin hava kalitesinin artması anlamına geliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) açıkladığı verilere göre dünya nüfusunun yüzde 91’i hava kalitesi sınırının aşıldığı yerlerde yaşıyor. Bu da beraberinde sağlık sorunlarını getiriyor. Üçay Mühendislik yaptığı her dönüşüm ile Türkiye’nin hava kalitesinin yükselmesine katkı sağladı.” dedi.
“Bu yıl hedefimiz 30 bin ev”
Pandemi süresince insanların zoraki olarak evlere kapandığını belirten Turan Şakacı, “Özellikle pandemi etkisiyle insanlarda ev konforu çok önemli hale geldi. Bu konforun en önemli kısmı da doğalgaz ısıtma sistemleri. Dolayısıyla sahada talepler artıyor ve biz de bu yıl hedeflerimizi daha da yükselttik. 2020 yılı sonuna kadar toplamda 30 bin haneyi doğalgazla buluşturmayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“İstanbul depremine güvenilir yapılar inşa ederek hazırlanıyoruz”
Üçay Grup’un diğer iştiraklerinden Üçay Elektromekanik’in mühendislik alanında faaliyetlerini sürdürdüğünü belirten Turan Şakacı, Türkiye’nin önde gelen inşaat firmalarına elektro-mekanik taahhüt hizmetleri verdiklerini aktardı. Şakacı, Sinpaş ve Tahincioğlu gibi firmaların çözüm ortağı olduklarını söyledi.
Diğer şirketleri Üçay İnşaat ile özellikle kentsel dönüşüm sürecine katkı sağlamak istediklerinin altını çizen Şakacı, şunları kaydetti: “Bilim insanlarımız olası bir İstanbul depremine karşı hazırlıklı olmamız gerektiğini söylüyor. Bu hazırlıkların en önemlisi mevcut yapı stokunun yenilenmesidir. Üçay İnşaat, mühendislik sektöründeki tecrübesi ile güvenilir ve konforlu yapılar inşa ediyor. Elektromekanik ve inşaat sektörlerinde örnek projelere imza atıyoruz. Yakın dönemde bunlara yenisini ekleyeceğiz.”
“Postmodern Teknik Toptancılık kavramını yarattık”
Diğer iştiraklerinden ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi’nin sunduğu hizmetler ve bayilik sistemi ile birçok ilke imza attığını dile getiren Turan Şakacı, ISOMER çatısı altında Verimli Enerji Çözümleri (VEÇ) ve Isı Pompası Global girişimleri ile sürekli Ar-Ge çalışmaları yürttüklerini aktardı. Bin 400’e yakın bayi ağı ile hizmet verdiklerini söyleyen Şakacı, “ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi, çalıştığı bayilere ürün tedarik etmekle kalmayıp Teknik Hizmetler Departmanı aracılığı ile mühendislik desteği de sunuyor. Bununla birlikte bayilerimiz ihtiyaç duydukları eğitim, satış ve pazarlama desteği hizmetleri de ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi’mizin profesyonel ekipleri tarafından veriliyor. Sektörde henüz böyle bir yapı olmadığından ISOMER Isıtma Soğutma Merkezi, ‘Postmodern Teknik Toptancılık’ sistemini ülkemize kazandıran ilk ve tek kuruluş.” şeklinde konuştu.
Dalgadan enerji testte
MEHMET KARA
Türkiye’nin en büyük özel sektör elektrik üreticisi konumundaki Enerjisa, Balıkesir sınırları içinde, Marmara Denizi Kıyısı’ndaki Bandırma Enerji Üretim Üssü’nün kapılarını DÜNYA Gazetesi ve Enerji Günlüğü’ne açtı. 210 hektarlık arazi üzerinde kurulu Enerjisa Bandırma Enerji Üretim Üssü’nde Bandırma I ve Bandırma II doğalgaz çevrim santrallerinin yanı sıra, Bandırma I’in soğutma suyu deşarj sistemi üzerine kurulu 3 MW’lik hidroelektrik santrali ve 2 MW’lik bir güneş enerji santrali de elektrik üretiyor.
“İyi bir hibrit santral örneği”
Enerjisa Üretim AŞ CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, Bandırma Enerji Üretim Üssü’nü sadece Enerjisa ve hissedarları açısından değil, Türkiye elektrik üretim sektörünün tamamı için de önemli bir tesis olarak niteledi. Bayçöl’e göre bunun nedenlerinden biri, tesislerin Türkiye enerji sektörünün gündeminde giderek daha çok konuşulan hibrit elektrik üretim tesislerinin iyi bir örneği olması.
Şebeke dengeleyici tesis
Bir diğer neden ise kompleksin Türkiye’nin en çok rüzgar alan, dolayısıyla rüzgar enerji santrallerinin yoğunlaştığı bölgede yer alması. Rüzgar kesintili bir enerji kaynağı olduğu için bölgedeki RES’ler en yüksek verimle çalışabilmelerini Bandırma I ve Bandırma II doğalgaz çevrim santrallerinin şebeke dengesini sağlamasına borçlu. Çünkü bölgedeki RES’lerin rüzgar eser esmez elektrik üretebilmeleri için ihtiyaç duyulan şebekedeki frekans seviyesi Enerji Üssü sayesinde tutturuluyor.
Rüzgâr santrallerinin dostu
Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, bölgedeki rüzgar santrallerinin en optimal şekilde çalışabilmelerini sağlaması nedeniyle Bandırma Enerji Üssü’nü rüzgar dostu bir tesis olarak gördüklerini ifade ediyor. Bayçöl, tesislerin bu özelliğiyle aynı zamanda, yenilenebilir kaynakların şebeke uyumu konusunda veri elde edip bunlara dayalı çözüm geliştirme çalışmalarına da imkan tanıdığını anlatıyor.
Dalga enerjisi araştırmaları
İhsan Erbil Bayçöl, Bandırma Enerji Üretim Üssü’nün aynı zamanda Enerjisa Üretim’in ülke çapındaki üretim tesislerinin tek noktadan kontrol edilebildiği bir yönetim üssü olduğunu da ifade ediyor. Bayçöl bunu, yazılımını da Grup bünyesinde geliştirdikleri bir enerji üretimi yönetim sistemi ile yaptıklarını kaydediyor. Bayçöl’ün anlattıklarına göre, bu yazılım sayesinde ülke çapındaki tüm Enerjisa tesisleri birbirleriyle senkronize şekilde çalışabiliyor. Ayrıca tesisler sistem operatöründen gelebilecek anlık taleplere de cevap verebilecek şekilde organize halde faaliyet gösteriyor.
Aynı zamanda Ar-Ge merkezi
Bayçöl, halen doğalgaz, hidroelektrik ve güneşten elektrik üretilen Bandırma Enerji Üretim Üssü’nün kendileri için aynı zamanda bir Ar-Ge merkezi görevi de üstlendiğini anlattı. Bayçöl, tesislerin bu sıfatı hak edecek bütün vasıflara sahip olduğunu ifade ederken, bunlardan birini, Türkiye’nin en çok rüzgar santraline sahip bölgesinde yer alması olarak gösteriyor. Çok sayıda organize sanayi bölgesinin yer aldığı Bursa’yı da kapsayan, yoğun enerji tüketilen Marmara Bölgesi’nde yer alması da Bandırma Enerji Üssü’nün önemini artıran bir diğer özellik.
Dalgadan elektrik çalışmaları
İhsan Erbil Bayçöl, deniz kıyısındaki Bandırma Enerji Üretim Üssü’nde önümüzdeki dönemde dalgadan elektrik üretimi denemeleri de yapmaya hazırlandıklarını söylüyor. Yine hem Ar-Ge amaçlı hem de Enerji Üssü’ndeki yaklaşık yüzde 1.5-2.0 düzeyindeki iç tüketimi karşılayabilmek için mikro rüzgar türbinleri kurmak da ürerinde çalışılan projeler arasında. CEO Bayçöl ayrıca elektrik saklama teknolojilerinin, yani büyük ölçekli bataryaların şebeke ve elektrik santralleri ile ilişkisine yönelik araştırmalar da düşündüklerini söyledi.
100’DEN FAZLA METEOROLOJİ İSTASYONU
Enerjisa Üretim, sağlıklı talep tahmini yapabilmek için kendi bünyesinde özel bir meteoroloji ekibi oluşturmuş durumda. Şirket CEO’su İhsan Erbil Bayçöl’ün aktardığına göre bu ekip halen 100’den fazla ölçüm istasyonundan sıcaklık, kar ve yağmur başta olmak üzere çeşitli meteorolojik veriler topluyor. Daha isabetli tahminler yapabilmek için hem istasyon sayısı, hem veri türü sayısı artırılıyor hem de kullanılan yazılımın yetenekleri geliştiriliyor.
“TUFANBEYLİ’DE YÜKSEK VERİMİ YAKALADIK”
Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, portföylerindeki tesislerin Türkiye elektrik üretim sektöründe en yüksek emre amadelik oranlarına sahip olduğunu vurguladı. Bayçöl yerli linyitle çalışan 450 MW kurulu gücündeki Tufanbeyli Termik Santrali’nin de devreye alındığı dönemde düşük verimlilikle çalışsa da yaptıkları çalışmalar sayesinde şu anda kendi klasmanında Türkiye’nin en verimli santrallerinden biri haline geldiğinin altını çizdi. Bayçöl, “Hiçbir termik santral kurulduğu gün en yüksek verimliliği yakalamaz. Bunun için kullanılan yakıtın özelliklerine göre çeşitli test çalışmaları yapılması gerekir. Biz de bunları yaptık ve en yüksek verimliliğe ulaştık” ifadelerini kullandı.