“Elektrikli ve otonom araç yatırımlarını Türkiye’ye çekmeliyiz”
BURSA (DÜNYA) – OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik “Otomotiv endüstrisinde günümüzde yaşanan dönüşüm, 100 yıllık otomotiv tarihinde öne çıkmış ülkelerle diğer ülkeleri büyük oranda eşit konuma getiriyor. Bu bir fırsat. Otomotiv endüstrisinde fark yaratacak elektrikli ve otonom araç yatırımlarını Türkiye’ye çekmeliyiz” dedi. Türkiye ihracatının 13 yıldır üst üste lideri otomotiv sektörünün gelecek yol haritası, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) ev sahipliğinde düzenlenen “Otomotiv Endüstrisi Ortak Akıl Çalıştayı”nda ele alındı. Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan İhracat Ana Planı kapsamında beş hedef sektörden biri seçilen otomotive yönelik çalıştay, “Gelecek Odağından Bakış; Otomotiv İhracat Gelirlerinde Sürdürülebilir Büyümeyi Sağlamak” başlığı ile gerçekleştirildi. Çalıştayda; ihracatta sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için hedef pazarlardan üretim teşviklerine, yeni yatırımlardan ihracat uygulamalarına kadar gerekli düzenlemeler ve politikalar konusunda değerlendirmeler ve öneriler ele alındı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Dış Ticaret Kompleksi’nde OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik ev sahipliğinde düzenlenen çalıştaya, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, TİM Başkanı İsmail Gülle ve OİB Yönetim Kurulu Üyelerinin yanında, bürokrasi ve sektörün önde gelen sivil toplum örgütleri ve şirketlerinin yöneticileri katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, İhracat Ana Planı kapsamında otomotiv endüstrisinin 2023 yılı hedefinin yaklaşık 44 milyar dolar olduğunu hatırlatarak, OİB olarak bu hedefe ulaşma yolunda tüm güçleriyle çalıştıklarına dikkat çekti. Baran Çelik, “Türkiye ihracatının yaklaşık beşte birini tek başına gerçekleştiren otomotiv sektörü olarak bu yıl da 14. şampiyonluğa çok yakınız. Ülkemiz Avrupa’nın 2. büyük ticari araç üreticisi olmasının yanı sıra, dünyanın 15. Avrupa’nın ise 5. Büyük motorlu araç üreticisi konumunda yer alıyor. Endüstrimizin 32 milyar dolara yaklaşan ihracatı, pek çok ülkenin toplam ihracatından fazla. Ülkemizde üretilen motorlu araçların yüzde 85’i ihraç edilirken, başlıca ihracat pazarlarımızı AB Ülkeleri oluşturuyor. AB pazarındaki güçlü konumumuzu korumak ve ABD, Rusya, Kuzey Afrika, Ortadoğu Ülkeleri başta olmak üzere pazar çeşitliliği sağlamak önümüzdeki yıllarda temel önceliklerimiz arasında yer alacak” dedi.
Çelik: “Elektrikli ve otonom araç yatırımlarını Türkiye’ye çekmeliyiz”
Otomotiv endüstrisinde günümüzde yaşanan dönüşümün yeni tehdit ve fırsatları beraberinde getirdiğini de vurgulayan Baran Çelik, “Endüstride yaşanan dönüşüm, kabaca 100 yıllık otomotiv endüstrisi tarihinde bugüne kadar öne çıkmış ülkeler ile diğer ülkeleri büyük ölçüde eşit konuma getiriyor. Bunu büyük bir fırsat olarak görüyor, Türkiye otomotiv endüstrisinin yaşanan bu dönüşümün güçlü bir parçası olacağına inanıyoruz. Sektörde yaratıcılık, yenilikçilik ve özgünlük içeren yeni projelerin teşvik edilmesi, ihracatımızın yüksek katma değerli ve istikrarlı bir şekilde büyütülmesi hedefli çalışmalar önem arz ediyor. Bu anlamda otomotiv eko-sisteminde fark yaratacak elektrikli ve otonom araç yatırımlarının da ülkemize çekilmesi önemli” dedi.
Pekcan: “Daha fazla Ar-Ge ile daha sağlam ilerleriz”
Çalıştaya katılan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan da “Otomotiv sektörü ihracatımızda küresel ekonomik gelişmelerden kaynaklı bir gerileme söz konusu. Ama ithalatta da aynı şekilde düşüş var. Anlaşmasız Brexit halinde de en çok etkilenen sektörlerin başında otomotiv gelecek. Bakanlık olarak bunun için yapabileceklerimiz konusunda çalışıyoruz. Sektörümüz de kendi partnerleri açısından bu sürecin içinde olmalı. Çünkü bizim siyasi olarak ulaşamadığımız ticari noktalar olabiliyor. İş insanlarının açamayacağı kapı yok. Onların sürece dahil olmasıyla sorunlar aşılabilir. Bu çalıştayda sektörümüzün yol haritası ile yapabileceklerimizi belirlemeliyiz. Daha fazla Ar-Ge ve katma değeri yüksek ürünlerle önümüzdeki dönemde daha sağlam ilerleyeceğimize inanıyoruz” dedi.
Gülle: “Otomotivin Ar-Ge ve tasarıma verdiği önem büyük”
TİM Başkanı İsmail Gülle de otomotivin ihracatın lokomotif sektörü olduğunu vurgulayarak “Otomotiv hem ihracat hacmi hem de 7,2 dolar olan birim değeri ile en önemli sektörlerin başında geliyor. Bunda sektörün Ar-Ge ve tasarıma verdiği önemin da payı büyük. Otomotiv ana sanayinde 8 Tasarım Merkezi, 24 Ar-Ge Merkezi bulunurken, tedarik sanayinde 128 tane Ar-Ge Merkezi, Otomotiv Tasarımı ve Mühendislik alanında ise 5 Ar-Ge Merkezi ve 2 Tasarım Merkezi faaliyet gösteriyor. Sektörü Ar-Ge ve tasarıma verdikleri önem dolayısıyla kutluyorum. Bu merkezlerden çıkacak yeni patentlerle yeni ürünler geliştirip ihraç ettiğimizde, bunun katkısını ihracatta net bir artış olarak görürüz” dedi.
Çalıştayda söz alan OİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Orhan Sabuncu da özellikle üç konuya ağırlık verilmesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Öncelikle yeni nesil araç üretimine hazır olmalıyız. Ardından daha fazla inovasyon, Ar-Ge ve patentimiz olmalı. Ve rekabetçiliği korumamız lazım. Bunun maliyetleri kontrol altına almak gibi bir sürü alt kırılımı var. Devletten Gümrük Birliği’nin güncellenmesini bekliyoruz. Ve otomotiv sektörünün de muhakkak korunması lazım. Yine ABD, Çin’den ihracatını azaltarak başka ülkelere yöneliyor. Bu noktada Türkiye için fırsat var.” TOFAŞ CEO’su ve OSD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Eroldu da “İç pazar büyütülmeli ve yeni oyuncular için Türkiye bir cazibe merkezi olmalı. Mevcut yatırımların büyümesi için de bu durum önemli” dedi.
TAYSAD belgeseli geleceğin sanayicilerine ilham kaynağı olacak
450’yi aşkın üyesiyle otomotiv tedarik sanayinin tek temsilcisi olan Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD), 40. kuruluş yılı anısına hazırladığı “Bir Tel Arabamız Vardı” belgeselinin gösterimi için Rahmi M. Koç Müzesi’nde bir gala gecesi düzenledi. Geçmiş dönem TAYSAD yönetim kurulu başkanları ve yönetim kurulu üyeleri ile günümüz Türk otomotiv sanayisinin önde gelen temsilcilerinin katıldığı gala gecesi, TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kanca’nın ev sahipliğinde gerçekleşti. Türkiye otomotiv ve tedarik sanayisinin kilometre taşlarına ışık tutan ve yönetmenliğini Ahmet Çağan’ın üstlendiği belgeselde; 1978 yılında 14 şirketin bir araya gelerek kurduğu TAYSAD’ın Türk otomotiv sanayinin gelişimine olan katkısı, farklı dönem yöneticilerinin görüşleriyle aktarıldı. Belgeselde ayrıca, TAYSAD’ın Türk tedarik sanayisini günümüze değin geçen sürede nasıl güçlendirdiği hatıratlarla aktarılırken, otomotiv sanayinde alınacak karar ve stratejiler konusunda TAYSAD’ın referans bir dernek olarak ağırlığını hissettirdiği gözler önüne serildi.
TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kanca, burada yaptığı konuşmada, “2018 yılında TAYSAD’ın 40. yılını kutladık ve 40 yılın anısına bir kitap hazırladık. Bu kitapla birlikte, görsel arşivimiz için bir de belgesel hazırladık. TAYSAD olarak “Bir Tel Arabamız Vardı” belgeseli ile hem Türk tedarik sanayinin tarihini kayıt altına almak hem de sanayi tarihi konusundaki eksikliği gidermek hususunda, üye şirketlerimize ve paydaşlarımız olan STK’lara ilham vererek ‘daha iyisi için yarışmayı’ tetiklemek istedik. Sonuçta geçmiş dönem başkanlarımız ile başkan vekillerimizle bir söyleşi zinciri şeklinde güzel bir hatıra ortaya çıktı. Bu çalışmaya görüşleriyle, hatıratlarıyla katkıda bulunan değerli başkanlarımıza ve yapımda emeği geçen arkadaşlarımız ile yönetmenimize teşekkürlerimi sunuyorum” şeklinde konuştu.
Türk otomotivine yön verenler sahneye çıktı!
Belgeselin gösteriminin ardından TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kanca, geceye katılan Türk otomotiv endüstrisine hizmet etmiş geçmiş dönem TAYSAD başkanları ve başkan vekillerini sahneye davet ederek çekilen belgeselin de adına ilham kaynağı olan birer tel araba plaketi takdiminde bulundu. TAYSAD’ın üçüncü Başkanı Hüseyin Bayraktar, gerçekleştirdiği konuşmasında “Bir tabir vardır, her şeyi yapabilirsiniz fakat minder altında bırakırsanız yaptığınız çürür, bunu takdim edeceksiniz. Sizler bu belgesel ile geçmişimizi canlandırdınız. Çok arkadaşımız derneğimize emek verdiler. Gelişen TAYSAD’ın en son halini belgeselde görmek ise beni oldukça duygulandırdı” dedi.
TAYSAD 40. Yıl kitabının yazarı ve “Bir Tel Arabamız Vardı” belgeselinin yapımcısı ve yönetmeni Ahmet Çağan ise yaptığı açıklamada, “Önemli bir dayanışma ve başarı modelini, satırlara ve ekranlara yansıttık. Hem sektörün, hem de Türkiye’nin üreterek kalkınma idealini paylaşan tüm üreticilerin, gelecekteki olası çıkmazlarında başvurabilecekleri çok değerli iki kaynak esere imza attık. TAYSAD’ın “birlikte başarma modeli”ni hazırladığımız kitap ve belgeselle, bir sonraki kuşaklara örnek ve miras olarak bırakıyoruz. Ortaya çıkardığımız eserler, imkansızın başarılabileceğinin net bir ispatını sunuyor. Memleketin kalkınması için bir teori, bir model oluşturmak dendiğine, TAYSAD’lıların artık yalnız anlatacak değil, gösterecek de çok kıymetli bir hazinesi var. İlham olması dileğiyle” dedi.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanıyor
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 2 Aralık Pazartesi günü ilk toplantısını gerçekleştireceğini duyurdu.
İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan asgari ücret tespit komisyonu, 2020 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere ilk toplantısını Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda gerçekleştirecek.
Taraflar, 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren geçerli olacak asgari ücretin yeniden tespiti için bir araya gelecek.
İlk toplantının ardından komisyon, işçi ve işverenin ev sahipliğinde de ayrı ayrı toplanacak. Komisyon, son toplantısını yine bakanlıkta yapacak.
SETBİR’den Tarım Şurası öneri listesine destek
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından düzenlenen Tarım Orman Şurası, Türkiye Süt, Et, Gıda Üreticileri ve Sanayicileri Birliği (SETBİR) üyelerinin faaliyet gösterdiği süt ve kırmızı et sektörleri için önemli kararlar alan bir bildirge ile sonuçlandı. SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kamuoyuna duyurulan 60 önerilik bu sonuç bildirgesinin 18 önerisini (1, 2, 3, 8, 13, 14, 15, 16, 23, 34, 35, 46, 47, 49, 50, 51, 52, 59) doğrudan desteklediklerini açıkladı. SETBİR’in açıklamasında, 18 önerinin, başta “Gıdada bilgi kirliliğinin tanım ve çerçevesinin belirlenmesi, bilgi kirliliği çıkaranlara cezai yaptırım uygulanması için yasal mevzuatın çıkarılması”nı içeren 49. önerisi olmak üzere 6 önerisi ise (13, 14, 16, 34, 49, 52) SETBİR’in öteden beri savunduğu, önerdiği düzenlemeler olduğu ifade edildi.
SETBİR’in açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“SETBİR’in önemsediği düzenlemelerin Tarım Orman Şurası Sonuç Bildirgesi’nde yer almasından ötürü çok memnunuz. Sonuç bildirgesini, bir “tarımda milli mutabakat” metni olarak görüyoruz. Yılların birikimi sonucu tüm paydaşların imbiğinden süzülerek şekillenen tespitlerin artık çözüme kavuşturulmak üzere uygulamaya geçirilmesi gerekiyor. Şuranın cumhurbaşkanımızın himayesinde gerçekleştirilmesi, sonuçların bizzat cumhurbaşkanımız tarafından duyurulması, uygulamalarının da bir önce başlayacağı hususunda bize umut veriyor. Şimdi, üreticisinden sanayicisine, akademisyeninden kamu yöneticisine, sivil toplum kuruluşundan perakendecisine herkesin bu milli mutabakata destek verme zamanıdır.”
Tarım Orman Şurası Sonuç Bildirgesi’nde SETBİR’in doğrudan desteklediği öneriler;
1) Tarım ve orman politikalarının; stratejik üretim ve sürdürülebilirlik ilkeleri temel alınarak oluşturulması, bütüncül ve entegre bir yöntemle hayata geçirilmesi,
2) Tarım sektörünün yapısını iyileştiren, doğal kaynakları ve çevreyi koruyan, en az üç yıllık dönemi kapsayacak, aktif çiftçi odaklı, üretim, kalite, ulaşılabilir fiyatlar ve sürdürülebilirliği esas alan yönlendirici bir destekleme sisteminin oluşturulması,
3) Tarımsal işletmelerde küçük, orta ve büyük ölçekli işletme tanımlarının yapılarak faaliyetlerin planlanması,
8) Tüm ilgili kurum ve kuruluşlarla etkin işbirliği yapılarak tohumdan sofraya dijital değer zincirinin kurulması, tarım sayımının yapılması ve güncellenebilir veri tabanının oluşturulması,
13) Buzağı ölümleri ve döl verimi istatistiklerinde uluslararası ortalamalara ulaşılması,
14) Kırmızı et sektöründe küçükbaş hayvan eti tüketiminin özendirilmesi ve pazar payının artırılması,
15) Küçük ve büyükbaş hayvancılıkta halk elinde ıslah ve benzeri projelerle yerli ırklarımızın muhafaza ve ıslahına yönelik çalışmaların artırılması,
16) Mera hizmetlerinin yürütülebilmesi, mera niteliği taşıyan alanların tespit ve tahdit çalışmalarının ivedilikle tamamlanması, üreticiler ve üretici örgütlerine tahsis edilmesi, mera ıslahında kullanılacak bitki tohumları geliştirme çalışmalarının teşvik edilmesi,
23) Gıda ve yem güvenliği, halk sağlığı, bitki sağlığı, hayvan sağlığı ve refahını sağlamak amacıyla tohumdan sofraya tüm zincirde etkin bir izlenebilirlik sağlanması ve denetim sisteminin etkinliğinin arttırılması,
34) Kayıt, nakliye, hayvan pazarları ve mezbaha alt yapımızın yenilenerek, hayvan hareketlerinde etkin kontrolün sağlanması,
35) Tarımsal girdi ve finansman ihtiyacını karşılayan sözleşmeli bitkisel ve hayvansal üretim modellerinin desteklenmesi ve yaygınlaştırılması,
46) Başta çiftçilik olmak üzere Tarım ve Ormancılık sektöründe yürütülen faaliyetler için meslek standartlarının oluşturulması, çiftçilik mesleki eğitim kurumlarının açılması ve eğitim alan gençlerin teşvik edilmesi, tarım ve ormancılıkta mesleki eğitimin geliştirilmesi,
47) Organik ve organomineral gübre üretiminin ve kullanımının teşvik edilerek kimyasal gübre ithalatının ve çevre kirliliğinin azaltılması, biyolojik ve biyoteknik mücadelenin yaygınlaştırılması,
49) Gıdada bilgi kirliliğinin tanım ve çerçevesinin belirlenmesi, bilgi kirliliği çıkaranlara cezai yaptırım uygulanması için yasal mevzuatın çıkarılması,
50) Beslenme okuryazarlığının artırılması,
51) Gıda kayıp ve israfının önlenmesine yönelik ulusal politikaların geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası iş birliklerinin artırılması,
52) Gıdada taklit ve tağşiş cezalarının etkin caydırıcılığı için mevzuatta düzenleme yapılması,
59) Tarım, orman ve suyun yönetiminin aynı çatı altında toplanmasından doğan sinerjinin bölgesel dinamiklerle en etkin şekilde ekonomiye yansıtılması için bölge veya havza bazlı yönetim modeline geçilmesi,
III. Tarım Orman Şûrası Sonuç Bildirgesi’ndeki tüm maddeler şöyle:
1) Tarım ve orman politikalarının; stratejik üretim ve sürdürülebilirlik ilkeleri temel alınarak oluşturulması, bütüncül ve entegre bir yöntemle hayata geçirilmesi,
2) Tarım sektörünün yapısını iyileştiren, doğal kaynakları ve çevreyi koruyan, en az üç yıllık dönemi kapsayacak, aktif çiftçi odaklı, üretim, kalite, ulaşılabilir fiyatlar ve sürdürülebilirliği esas alan yönlendirici bir destekleme sisteminin oluşturulması,
3) Tarımsal işletmelerde küçük, orta ve büyük ölçekli işletme tanımlarının yapılarak faaliyetlerin planlanması,
4) Sürdürülebilirlik, verimlilik ve rekabet ilkelerine dayalı, birim sudan maksimum faydayı sağlayacak, tarımsal üretim planlamasının bir devlet politikası haline getirilerek güvence altına alınması,
5) Arazi toplulaştırma ve sınıflandırma projelerinin hızlandırılarak on yıl içerisinde tamamlanması, toprak bilgi sistemine dayalı tarımsal arazi kullanım planlarının hazırlanması,
6) Atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılması için arazi bankacılığı ve birlikte üretim gibi alternatif modellerin oluşturularak yaygınlaştırılması, miras mevzuatı geliştirilerek tarım arazilerindeki intikal sorununun çözülmesi,
7) Uzun vadede ortaya çıkabilecek olan risklerin bertaraf edilmesi, ürün çeşitliliği, dış ticarette sürekliliği sağlama, ürün maliyetlerinin düşürülmesi ve en önemlisi Jeopolitik siyaset açısından yabancı ülkelerde stratejik anlamda üretimin teşvik edilmesi için arazi kiralamalarının devam edilmesi, uluslararası tarım ve orman faaliyetlerinin kurumsal altyapıya kavuşturulması,
8) Tüm ilgili kurum ve kuruluşlarla etkin işbirliği yapılarak tohumdan sofraya dijital değer zincirinin kurulması, tarım sayımının yapılması ve güncellenebilir veri tabanının oluşturulması,
9) Serbest piyasa düzeni içerisinde tarımsal ürünlerde fiyat spekülasyonlarının önüne geçilmesi için stok takip sisteminin oluşturulması, gıda depolarında izlenebilirliğinin sağlanması,
10) Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuğu kapsamındaki ürünlerin artırılması, sistemin geliştirilmesi, lisanslı depo işletmelerince tarım ürünlerine dayanılarak oluşturulan elektronik ürün senetleri ticaretinin yaygınlaştırılması,
11) Aile işletmeciliğinin sürdürülebilirliğini sağlamak için kadın ve gençlerde girişimciliğin desteklenmesi,
12) Bitki ve hayvan hastalıkları ile etkin mücadelede yerli ilaç ve aşı üretiminin teşvik edilmesi,
13) Buzağı ölümleri ve döl verimi istatistiklerinde uluslararası ortalamalara ulaşılması,
14) Kırmızı et sektöründe küçükbaş hayvan eti tüketiminin özendirilmesi ve pazar payının artırılması,
15) Küçük ve büyükbaş hayvancılıkta halk elinde ıslah ve benzeri projelerle yerli ırklarımızın muhafaza ve ıslahına yönelik çalışmaların artırılması,
16) Mera hizmetlerinin yürütülebilmesi, mera niteliği taşıyan alanların tespit ve tahdit çalışmalarının ivedilikle tamamlanması, üreticiler ve üretici örgütlerine tahsis edilmesi, mera ıslahında kullanılacak bitki tohumları geliştirme çalışmalarının teşvik edilmesi,
17) Büyükşehir belediyelerinde mahallelerin kırsal ve kentsel olarak yeniden yapılandırılması, kırsal mahallelerde köy tüzel kişiliği yapısının korunması, kırsal yaşamın Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde bütüncül ve entegre bir bakış açısıyla koordine edilmesi,
18) Su ürünlerinde balık işleme sektörünün geliştirilmesi, pazarlama ve marka tescilinin desteklenmesi, ihracatın ve yerli tüketimin artırılması,
19) Yetiştiricilikte ve avcılıkta alternatif su ürünleri türleri ile üretim ve verimliliğin sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde artırılması,
20) Tarımsal verimliliğin artırılması ve kaynakların daha etkin kullanılması için bilişim teknolojisini tarım sektörüne entegre ederek Akıllı Tarım Uygulamalarının yaygınlaştırılması, Akıllı Tarım konusunda yetişmiş çiftçi/mühendis/ara eleman sayısının özel programlar uygulanarak artırılması,
21) Sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaştırılması çalışmalarına devam edilmesi,
22) Ülkemizin yerel hazinesi olan ata (yerel) tohum çeşitlerinin korunması, geliştirilmesi ve ticarete kazandırılması,
23) Gıda ve yem güvenliği, halk sağlığı, bitki sağlığı, hayvan sağlığı ve refahını sağlamak amacıyla tohumdan sofraya tüm zincirde etkin bir izlenebilirlik sağlanması ve denetim sisteminin etkinliğinin arttırılması,
24) Tarım ve ormancılıkta İklim değişikliği ile önemi daha çok artan meteorolojik bilginin üretimin her aşamasında etkin kullanılması, iklim değişikliğinin etkilerini izlemeye ve araştırmaya yönelik faaliyetlerin arttırılması ve olası etkileri engellemeye yönelik eylem planlarının geliştirilmesi,
25) Toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetim ilkeleri çerçevesinde kullanılması, korunması ve izlenmesinin sağlanması,
26) Ülkemiz su kaynaklarının daha etkin ve daha verimli yönetilebilmesi, ihtiyaç duyulan hukuki alt yapının sağlanabilmesi amacıyla Su Kanununun çıkarılması,
27) Yeni sulama yatırımlarının ve rehabilitasyon projelerinin önümüzdeki 25 yılda tamamlanması, tarımda suyun etkin ve verimli kullanılmasının sağlanması,
28) Ar-Ge ve inovasyonda kaynakların daha etkin kullanılması için kamu, özel sektör ve üniversiteleri de kapsayacak yeni bir kurumsal altyapının oluşturulması,
29) Tarım ve ormancılıkta yerli genetik kaynakların ve biyoçeşitliliğin tespit, korunma, ıslah ve yaygınlaştırılması çalışmalarının artırılması,
30) Tarım ve orman ürünlerinde kalite ve standardizasyon çalışmalarının tamamlanması, sertifikasyon çalışmalarının yaygınlaştırılması,
31) Ülkemizde yetiştirilen ve uluslararası piyasalarda yüksek oranda talep gören tarım, gıda ve ormancılık ürünlerinde ihracat gelirlerini arzu edilen seviyelere çıkarmak için marka, kalite, standardizasyon, tanıtım ve özendirme çalışmalarının desteklenmesi, dünya üretiminde lider konumda bulunduğumuz ürünlerin tanıtım faaliyetlerinin profesyonel düzeyde yapılması ve pazar paylarının artırılması,
32) Tarım ve ormancılıkta iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının yaygınlaştırılması,
33) Tarım ve ormanla ilgili tüm mevzuatın bütüncül olarak değerlendirilmesi, yalın ve çelişkisiz bir mevzuat yapısının oluşturulması,
34) Kayıt, nakliye, hayvan pazarları ve mezbaha alt yapımızın yenilenerek, hayvan hareketlerinde etkin kontrolün sağlanması,
35) Tarımsal girdi ve finansman ihtiyacını karşılayan sözleşmeli bitkisel ve hayvansal üretim modellerinin desteklenmesi ve yaygınlaştırılması,
36) Arı ürünleri üretiminde verimliliğin artırılması ve katma değerli arı ürünlerinin çeşitlendirilmesi, bal harici ürünlerin eğitimlerinin yaygınlaştırılması, tüketiminin artırılması
37) Atık yönetiminde sıfır atık hedefine ulaşmak için geri dönüşüm tesislerinin artırılması, atıkların değerlendirilmesine yönelik Ar-Ge projelerinin desteklenmesi,
38) Coğrafi işaretli ürünler, markalaşma ve katma değerli üretim ile pazar çeşitliliğinin artırılması, coğrafi işaretlerin yönetişim ve denetleme süreçlerinin gözden geçirilerek mevzuatın tamamlanması,
39) Kadastrosu kesinleşen ormanların tapuya tescilinin tamamlanarak, orman sınırı dışına çıkarılacak yerlerin tayin ve tespiti (2/B) çalışmalarında yaşanan mülkiyet sorunlarının giderilmesi,
40) Uluslararası standartlara uygun Ulusal orman envanterinin tamamlanması,
41) Ülkemizin uluslararası arenada orman fidanı üretim ve pazarlama merkezi haline getirilmesi,
42) Ahşap kullanımının yaygınlaştırılması, yapısal ahşap standartlarının belirlenmesi ve ahşap yapı mevzuatının düzenlenmesi,
43) Doğal kaynakların ve biyolojik çeşitliliğin tespit, korunma, geliştirme ve izlenme çalışmalarının sürdürülmesi,
44) Orman köylülerinin gelir seviyelerinin artırılması için odun dışı orman ürünlerinin çeşitlendirilmesi ve tarımsal ormancılığın teşvik edilmesi,
45) Tarımsal üretimde ve ormancılık faaliyetlerinde yenilenebilir enerji sistemleri kullanımının yaygınlaştırılması,
46) Başta çiftçilik olmak üzere Tarım ve Ormancılık sektöründe yürütülen faaliyetler için meslek standartlarının oluşturulması, çiftçilik mesleki eğitim kurumlarının açılması ve eğitim alan gençlerin teşvik edilmesi, tarım ve ormancılıkta mesleki eğitimin geliştirilmesi,
47) Organik ve organomineral gübre üretiminin ve kullanımının teşvik edilerek kimyasal gübre ithalatının ve çevre kirliliğinin azaltılması, biyolojik ve biyoteknik mücadelenin yaygınlaştırılması,
48) Üretici Örgütlerinin girdi temini, üretim ve pazarlama aşamalarında etkinliklerinin arttırılması için yönlendirilmesi,
49) Gıdada bilgi kirliliğinin tanım ve çerçevesinin belirlenmesi, bilgi kirliliği çıkaranlara cezai yaptırım uygulanması için yasal mevzuatın çıkarılması,
50) Beslenme okuryazarlığının artırılması,
51) Gıda kayıp ve israfının önlenmesine yönelik ulusal politikaların geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası iş birliklerinin artırılması,
52) Gıdada taklit ve tağşiş cezalarının etkin caydırıcılığı için mevzuatta düzenleme yapılması,
53) Deneyim ve teknik bilgi değişimi amaçlı uluslararası projelerin teşvik edilmesi,
54) Orman içi ve kenarındaki mesken ve işyeri ruhsatlandırılmalarında yangın güvenliği açısından gerekli yasal düzenlemelerin oluşturulması,
55) Orman yangınlarına müdahalede yüksek teknoloji ve yapay zekâ uygulamalarının kullanılması,
56) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen tarım ve ormancılık faaliyetlerinde denetimli serbestlik kapsamında kamuya yararlı işte çalışma cezası alan hükümlülerin kullanılması,
57) Çölleşme ve erozyonla mücadelenin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi; uluslararası kuruluşlarla etkin işbirliği yapılması,
58) Tarım sektörünün en önemli problemi olan risk ve belirsizliğin azaltılması için gelir garantili ürün sigortasının çıkarılması,
59) Tarım, orman ve suyun yönetiminin aynı çatı altında toplanmasından doğan sinerjinin bölgesel dinamiklerle en etkin şekilde ekonomiye yansıtılması için bölge veya havza bazlı yönetim modeline geçilmesi,
60) Bir sonraki Tarım Orman şurasının 2024 yılında toplanması önerilmiştir.
Avrupalılar Türk züccaciye ürünlerini tercih ediyor
Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Öksüz, sektör olarak her geçen yıl büyüdüklerini söyledi. Bir dönem ithalat yapan sektörken bugün kendi ürünlerini üreten ve yurt dışına satan bir konuma geldiğine işaret eden Öksüz, 2018’de 4,7 milyar dolarlık ihracat, 1,1 milyar dolarlık da ithalat yaptıklarını kaydetti.
İhracat fazlası veren bir sektör olduklarını vurgulayan Öksüz, “Bu yıl 9 ayda ihracatımız yaklaşık yüzde 2’lik bir büyüme ile 3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Sene sonu ise 5,5 milyar dolarlık hacme ulaşmayı hedefliyoruz. 2020 hedefimiz ise 6 milyar doların üzerine çıkmak.” dedi.
Her yıl yüzde 15 büyümeyi amaçladıklarını aktaran Öksüz, ihracatı artırmak için düzenlenen çalıştaylara, fuarlara, zirve toplantılarına büyük önem verdiklerini dile getirdi.
“Ürünlerin kalitesi Avrupa’yı Türkiye’ye çekiyor”
Türk ürünlerinin dünya piyasasında önemli bir yere sahip olduğuna dikkati çeken Öksüz, özellikle Avrupalıların Türk ürünlerine ilgi gösterdiklerini vurguladı.
“İhracatımızın yüzde 50’sini Avrupa Birliği (AB) ülkelerine gerçekleştiriyoruz.” diyen Öksüz, şöyle devam etti:
“Kalite standardına bu kadar önem veren AB ülkelerine bu denli çok ihracat yapıyor olmak, Türkiye’de züccaciye sektörü üreticilerinin ne kadar kendini geliştirdiğini gösteriyor. AB’ye bu kadar ihracat yapabilmek Türk ürünlerine karşı ilginin son derece yüksek olduğu anlamına geliyor. Avrupa, Türk ürünlerini kullanıyor. Ürünlerimizin kalitesi Avrupa’yı Türkiye’ye doğru çekiyor. Zaten Çin ile yaşanan ‘ticaret savaşlarından’ dolayı Avrupa yeni bir arayış içerisinde. Biz de bu şekillenme içerisinde layık olduğumuz yeri almak için çalışıyoruz.”
Öksüz, ihracatın yüzde 10’unu İngiltere’ye yaptıklarını, diğer kalan ihracat pazarını ise Almanya, Fransa, İtalya, İsrail ve ABD’nin oluşturduğunu anlattı.
- “İthalatta yüzde 31’lik düşüş yaşandı”
Bu arada, sektörde ithalatı düşürmek adına önemli girişimler yapıldığına değinen Öksüz, her geçen yıl ithalatta çift haneli bir düşüş yaşandığını kaydetti.
Türk insanının çok girişimci olduğunu ve bunun sektörlerine de yansıdığını belirten Öksüz, 2-3 firmanın bir araya gelerek, ithal edilen ürünlerin Türkiye’de nasıl üretilebileceği yönünde önemli adımlar attığını söyledi.
İlerleyen süreçte bu çabaların artacağına işaret eden Öksüz, “Türkiye’de üretilemeyen ürünlerin üretimi konusunda çözüm arayışları içindeyiz. Sadece bu yıl ithalatta yüzde 31’lik bir düşüş yaşandı. Gelecek yıllarda da ithalatta düşüşler devam edecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Antalya’da düzenlenen 7. Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Buluşmaları Zirvesi’nde de yerli yabancı firmaları bir araya getirdiklerini aktaran Öksüz, zirve yaklaşık 500 milyon dolarlık bir ticaret bağlantısı yapılmasını beklediklerini sözlerine ekledi.
Gıdada bilgi kirliliğine son
Gıda tüketiminde tanım ve çerçevesi belirlenecek şekilde bilgi kirliliği çıkaranlara, cezai yaptırım uygulanması için yasal mevzuat hazırlanacak.
Tarım Orman Şurası’nın sonuç bildirgesinden yaptığı derlemeye göre, sektörün yapısını iyileştiren, en az üç yıllık dönemi kapsayacak, çiftçi odaklı, üretim, kalite, ulaşılabilir fiyatlar ve sürdürülebilirliği esas alan yönlendirici bir destekleme sistemi oluşturulacak.
Tarımsal işletmelerde küçük, orta ve büyük ölçekli işletme tanımları yapılarak faaliyetleri planlanacak. Tarımsal üretim planlaması bir devlet politikası haline getirilerek güvence altına alınacak.
Tarım sektörünün en önemli problemi olan risk ve belirsizliğin azaltılması için gelir garantili ürün sigortası çıkarılacak. Üretici örgütlerinin girdi temini, üretim ve pazarlama aşamalarında etkinlikleri artırılacak.
Uzun vadede ortaya çıkabilecek risklerin bertaraf edilmesi, ürün çeşitliliği, dış ticarette sürekliliği sağlama, ürün maliyetlerinin düşürülmesi ve jeopolitik siyaset açısından yabancı ülkelerde stratejik anlamda üretimin teşvik edilmesi için arazi kiralamaları devam edecek. Uluslararası tarım ve orman faaliyetleri kurumsal altyapıya kavuşturulacak.
Bitki ve hayvan hastalıklarıyla etkin mücadelede yerli ilaç ve aşı üretimi teşvik edilecek.
Mera hizmetlerinin yürütülebilmesi, mera niteliği taşıyan alanların tespit ve tahdit çalışmalarının tamamlanması ile buraların üreticiler ve üretici örgütlerine tahsis edilmesi sağlanacak. Mera ıslahında kullanılacak bitki tohumları geliştirme çalışmaları teşvik edilecek.
Kırsal mahallelerde köy yapısı korunacak
Mahalleler, büyükşehir belediyelerince kırsal ve kentsel olarak yeniden yapılandırılacak. Kırsal mahallelerde köy tüzel kişiliği yapısı korunacak. Kırsal yaşamın Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde bütüncül ve entegre bir bakış açısıyla koordine edilmesi sağlanacak.
Yetiştiricilikte ve avcılıkta alternatif su ürünleri türleri ile üretim ve verimlilik artırılacak.
İklim değişikliğinin etkilerini izlemeye ve araştırmaya yönelik faaliyetler artırılacak ve olası etkileri engellemeye yönelik eylem planları hazırlanacak. Yeni sulama yatırımlarının ve rehabilitasyon projelerinin gelecek 25 yılda tamamlanması sağlanacak. Tarımsal üretimde ve ormancılık faaliyetlerinde yenilenebilir enerji sistemleri kullanımı yaygınlaştırılacak.
Organik ve organomineral gübre üretimi ve kullanımı teşvik edilerek kimyasal gübre ithalatı ve çevre kirliliği azaltılacak, biyolojik ve biyoteknik mücadele artırılacak.
Kayıt, nakliye, hayvan pazarları ve mezbaha altyapısı yenilenerek, hayvan hareketlerinde etkin kontrol edilmesi sağlanacak.
Tarımda teknoloji kullanımı artacak
Tarımsal verimliliğin artırılması ve kaynakların daha etkin kullanılması için bilişim teknolojisi tarım sektörüne entegre edilecek. Akıllı tarım uygulamaları yaygınlaştırılacak, akıllı tarım konusunda yetişmiş çiftçi, mühendis ve ara eleman sayısı özel programlarla artırılacak.
Ar-Ge ve inovasyonda kaynakların daha etkin kullanılması için kamu, özel sektör ve üniversiteleri de kapsayacak yeni bir kurumsal altyapı oluşturulacak. Orman yangınlarına müdahalede yüksek teknoloji ve yapay zeka uygulamaları kullanılacak.
Türkiye’de yetiştirilen ve uluslararası piyasalarda yüksek oranda talep gören tarım, gıda ve ormancılık ürünlerinde ihracat gelirlerini artırmak için marka, kalite, standardizasyon, tanıtım ve özendirme çalışmaları desteklenecek. Dünya üretiminde lider konumda bulunulan ürünlerin tanıtım faaliyetleri profesyonel düzeyde yapılacak. Coğrafi işaretli ürünler, markalaşma ve katma değerli üretim ile pazar çeşitliliğini artırılacak.
Gıdada bilgi kirliliğinin tanım ve çerçevesi belirlenecek. Bilgi kirliliği çıkaranlara cezai yaptırım uygulanması için yasal mevzuat çıkarılacak, beslenme okuryazarlığı artırılacak.
Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen tarım ve ormancılık faaliyetlerinde denetimli serbestlik kapsamında kamuya yararlı işte çalışma cezası alan hükümlüler kullanılacak.
“Yerli ve milli ürünlerimizin hak ettiği değere ulaşması için çalışıyoruz”
BURSA (DÜNYA) – Başkan Matlı, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Türkiye III. Tarım Orman Şurası’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarının; uygulanabilir ve sürdürülebilir olduğu takdirde tarım sektörü için umut, çiftçilerimiz için moral, üreticimiz için ise güç olacağını belirtti.
Tarım ve orman politikalarının stratejik üretim için sürdürülebilirlik ilkeleri temel alınarak ve daha bütüncül bir yöntemle hayata geçirilmesinin hedeflenmesinin çok yerinde olduğunun altını çizen Matlı “İlgili kurumlar işbirliğinde tohumdan sofraya dijital değer zincirinin kurulabilmesi için tarım sayımının yapılması ve güncellenebilir bir veri tabanının oluşturulması ilk önce atılması gereken adımdır” dedi.
Özer Matlı, atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılması için arazi bankacılığı ve birlikte üretim gibi alternatif modellerin oluşturularak yaygınlaştırılması ve aynı zamanda miras mevzuatının geliştirilmesinin tarım sektörünün geleceği için son derece önemli olduğunun altını çizdi. Matlı “Ayrıca ülke tarımı için Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk kapsamındaki ürünlerin sayısının arttırılması, sistemin geliştirilmesi ve elektronik ürün senetleri ile ticaretinin yaygınlaştırılması ülkemizde tarım sektörünün kurtuluşudur” diye konuştu.
Matlı, kırmızı et sektöründe küçükbaş hayvan eti ve su ürünleri tüketiminin özendirilerek, pazar payının arttırılması için yürütülecek çalışmaların et fiyatlarının normalleşme süreci için son derece olumlu sonuçlar vereceğine inandıklarına değindi. Özer Matlı, “Özellikle protein bakımından zengin küçükbaş eti tüketiminin ve sağlıklı gıda tüketimi için ayrı bir yeri olan su ürünleri tüketiminin teşvik edilmesi, fiyat baskılarının da önüne geçerek kırmızı et fiyatlarında da istikrara katkı sağlayacaktır ” değerlendirmesini yaptı.
Başkan Özer Matlı şunları söyledi, “Ülkemizde yetiştirilen ve uluslararası piyasalarda yüksek oranda talep gören tarım ve gıda ürünlerinde, ihracat gelirlerimizi arzu edilen seviyelere ulaştırmak için, standardizasyon, kalite, markalaşma faaliyetlerinin desteklenmesi ve dünya üretiminde lider olduğumuz ürünlerin tanıtım faaliyetlerinin profesyonel düzeyde yapılarak, küresel arenada pazar paylarının arttırılması yönündeki çalışmaların, çok yerinde bir strateji olduğunu düşünüyoruz. Özellikle Bursa’nın, Türkiye üretiminde lider olduğu Bursa Siyahı İncir, Deveci Armudu, ahududu ve şeftali gibi ürünler başta olmak üzere, uluslararası piyasalarda fark yaratacağına inanarak, yerli ve milli ürünlerimizin global ölçekte hak ettiği değere ulaşabilmesi için Bursa Ticaret Borsası olarak tüm gücümüzle çalışıyoruz ve bundan sonraki süreçte de artan bir motivasyonla çalışmaya devam edeceğiz.”
Silikon Vadisi’nden Türkiye’ye
Selenay YAĞCI
Silikon Vadisi’nin en büyük inovasyon ve girişimcilik platformu Plug and Play, bu yılın başında Türkiye’ye geldi. Türkiye’de girişimcilere yatırım yapma planları da olan Plug and Play’ın Türkiye operasyonunun başında ise Lale Can Gözübüyük bulunuyor. Lale Can Gözübüyük ile Plug and Play 11 aylık Türkiye yolculuğunu konuştuk.
Lale Can Gözübüyük, baba mesleği sebebiyle Türkiye’nin her yerinde yaşayıp 11 okul değiştirdikten sonra Oxford Üniversitesi Ekonomi ve İşletme bitirmiş. Uzun yıllar yatırım bankacılığı ve varlık yönetimi alanında Londra ve Cenevre’de Goldman Sachs, Credit Suisse gibi büyük bankalarda çalıştıktan sonra Türkiye’ye geri dönen Gözübüyük, Plug and Play’in aynı zamanda EMEA bölgesindeki direktörlerden biri.
Plug and Play Tech Center’ın ana işi 540’tan fazla Fortune 500 düzeyindeki kurumsal partner ile ekosistemindeki 40 binden fazla global girişimi bir araya getirerek, kurumsal inovasyonu desteklemek. Bunun yanında da dünyanın en aktif girişim sermayesi fon şirketlerinden biri. Yatırım portföyünde binden fazla girişim var ve sadece bu yıl 10’dan fazla unicorn çıkardı.
Gözübüyük, Plug and Play Tech Center’ın Türkiye’yi neden seçtiğini şöyle anlatıyor: “Plug and Play Tech Center’ın kurucusu ve CEO’su Saeed Amidi’nin İranlı köklerinin de etkisiyle Türkiye’yle hep sıcak ilişkiler içinde olmuş. Plug and Play Tech Center’ın en kıdemli yöneticilerinden ve Yönetim Kurulu üyesi olan Ömer Gözen de Türk. Hem kişisel sempatileri hem de Türkiye pazarının geleceğine olan inançları sebebiyle, pazara girmek için uzun süre doğru zamanı beklemişler. Bu yılın başında Türkiye girişim ekosistemindeki pozitif momentum bir de ülkeye giriş için doğru bir partner olan MESS ile bir araya gelince Türkiye ofisi kuruldu ve ben Türkiye ve EMEA bölge direktörü olarak işe başladım.”
Kurumlarla dikey odaklı çalışarak büyümeyi tercih ettiğini açıklayan Gözübüyük, “Şu anda Plug and Play’in fintech, insurtech, mobilite, nesnelerin interneti, enerji, yeni materyaller, tedarik zinciri, akıllı şehirler, inşaat ve emlak, yiyecek ve içecek, tarım teknolojileri, sürdürülebilirlik gibi pek çok dikeyde odaklı inovasyon alanlarını var. Türkiye’ye de bi kurumsal partner ve dikeyle girdik. Devletlerle, üniversitelerle, girişim sermayesi fonlarıyla, melek yatırımcılarla da çalışıyoruz.
Tüm paydaşların tam ortasında yer alarak onların birbirleriyle iletişimini sağlıyoruz. Sadece girişime yatırım yapma odaklı değil bizim eşleştirmelerimiz. Plug and Play ekosistemine dahil olan bir kurum, yeri geldiğinde girişimlerle, yeri geldiğinde kendisine benzer bir problemi çözmüş dünyanın herhangi bir yerinden bir şirketle ya da bir uzmanla tanışmayı bekleyebilir. Kurumlara uçtan uca Kurumsal Girişim Sermayesi danışmalığı, kurum içi girişim programları yönetimi ve danışmanlığı, kurum içi girişim hızlandırma programlarını uluslararası olarak destekleme gibi alanlarda da hizmet sağlıyoruz” diye ekliyor.
Türkiye’de açılan ilk inovasyon platformlarının hibrid bir dikey olan Mobilite ve nesnelerin interneti olduğunu ve ilk kurucu partnerlerinin de MESS olduğunu ekleyen Gözübüyük, “Mess ile birlikte özellikle ‘akıllı fabrikalar’ odaklı çalışarak verimli bir ilk yıl geçiriyoruz. MESS’in tek kurucu ortak olarak açtığı bu dikeyde daha sonra MESS’in yanına Aygaz da bir kurucu ortak olarak katıldı. Çok yakın zamanda Otokoç da bu dikeyimize ekosistem üyesi olarak dahil oldu” diyor.
Türkiye, EMEA bölgesinde lider olacak
Türkiye’nin teknoloji alanındaki trendlere ve gelişmelere ayak uydurmasına destek olmayı hedeflediklerini ifade eden Gözübüyük, şunları anlatıyor: “Önümüzdeki yıl, mobilite ve nesnelerin interneti dikeyimizin bu yılki başarılarının artması ve dikeyin etki alanının genişlemesi öncelikli hedefl erimizden. Bununla beraber farklı dikeylerin açılımı için yaptığımız çalışmalar da 2022 de meyvesini vermeye başlayacak.Önümüzdeki yıl Türk girişimlerine yatırım yapmayı hızlandırmak ve onların uluslararası arenada desteklenmesini sağlamak adına koyduğumuz hedefl erimiz de var. Plug and Play Türkiye ofisinin, Doğu Avrupa, Orta Asya ve Ortadoğu bölgelerindeki en önemli inovasyon platformlarından biri olarak konumlanması da uzun vadeli hedefl erimizden.” Gözübüyük’e göre Türkiye’de akıllı şehirler, yiyecek/ içecek, marka/perakende ve sürdürülebilirlik dikeylerinde ciddi bir potansiyel var.
Silikon Vadisi artık eşsiz değil
Silikon Vadisi zamanında çok farklı ve eşsiz bir ekosistem olduğunu belirten Gözübüyük’e göre hala çok inovatif, hızlı ve renkli fakat eskisi kadar eşsiz olduğu söylenemez. Gözübüyük, “Dünyada 8 şehirde ofisleri olduğunu dile getirerek, “Çin mesela teknolojik gelişmelere ev sahipliği yapma konusunda Silikon Vadisi’ne ciddi bir rakip. Avrupa da çok hızlı kapatıyor aradaki açığı… İngiltere, Almanya ve Nordik ülkelerindeki inovasyon yaratma ve uygulayabilme kapasitesi de çok yükseldi. Tabi ki Facebook ve Google gibi dev teknoloji şirketlerinin ana merkezleri, hala Silikon Vadisi’nde. Önemli girişimler Silikon Vadisi’nden çıkmaya da devam ediyor. O açıdan bakınca çok da değişmediği düşünülebilir” diye ekliyor.
Türkiye yatırımcıların radarında
Türkiye’de Avrupa ortalamasının üzerinde bir mühendislik gücünün olması Türkiye’nin bu çağdaki en önemli avantajlarından olduğunu vurgulayan Gözübüyük, şunları anlatıyor: “Tabii değer kaybeden Türk Lirası bu mühendisleri ülkemizde tutabilmemizi zorlaştırıyor. Yine de girişimler için momentum çok kuvvetli şu sıralar, özellikle Getir, Trendyol, Peak Games alanlarında bazı girişimlerimizin başarılarının uluslararası girişimcilik ve yatırımcı ekosistemlerinde duyulması büyük bir fırsat demek. Şu sıralar yatırımcılar radarlarını Türkiye’ye çevirmiş durumda. Girişimcilere tavsiyem, global sorunlara odaklanmaları ve pazarlarını sadece Türkiye’yle sınırlamaları. Global düşünmek, global standartları takip etmek çok değerli.”
Girişimcilik trendleri hızla değişiyor
Ekosistemde trendlerin hızla değiştiğini söyleyen Lale Can Gözübüyük ve Plug and Play’e göre son dönemde girişimcilik ve inovasyon trendlerini şöyle sıralıyor: Sürdürülebilirlik: Özellikle tüketimin bu kadar arttığı bir dönemde kaynakların yetersizliği, iklim değişimi ve sürdürülebilirlik temaları oldukça gündemde.
Gaming: Türkiye’de her yıl makro bir yatırım – satın alma duyuyoruz. Bu anlamda kültür ve insan kaynağı oldukça gelişmiş. Dünya üzerinde de büyük bir trend olan mobile gaming, Türkiye’de de kendine oldukça büyük bir yansıma buluyor.
Blockchain: Özellikle NFT furyasıyla farklı bir boyutta yeni trendlerle kendini gösteriyor. Kripto paraları yeni ülkeler ve kurumlar her geçen gün tanıyor ve yapısal olarak dahil oluyor.
Dijital / Sosyal ticaret: Son 2-3 yılın trendi olsa da hala yeniliklerle trendler listesinde yerini koruyor. Hızlı teslimat çılgınlığı bunun en büyük örneği. Bunun dışında canlı yayın odaklı e-ticaret de bu alandaki son trendlerden.
Kurumlar girişimlerle çalışıyor
Plug and Play’in kurumlarla girişimleri bir araya getirmeleri sonucu pek çok kurum ulaşması zor olan yeni teknolojilerle çalışma fırsatı buluyor. Lale Can Gözübüyük, Plug and Play’in yarattığı bu ekosistemdeki çok başarı hikayelerini şöyle anlatıyor: Stuttgart’daki Startup Autobahn olarak bilinen mobilite ve nesnelerin interneti dikeyimizde, Almanya’nın en büyük şirketleri olan Porsche, Mercedes, BMW gibi markalar Plug and Play vasıtasıyla buldukları teknolojileri son hızla yeni nesil araçlara entegre ediyor. Ev atıklarından, hatta CO2 gazından yapılan araba parçaları, mantardan yapılan deriler vs yeni nesil araçlara entegre ediliyor. VR/AR teknolojileri son hızla canlıya geçiyor. Paris’te bir süpermarket zinciri ile ve Silikon Vadisi’nde bir elektronik şirketiyle geleceğin mağazalarını tasarladık. Bu mağazalarda, stok sayımından, raf dizimine, kasa alımına kadar her şeyi robotlar yapıyor.
Moda alanında çalışan ve COVID kısıtlamaları sırasında kendisi için çok önemli olan yıllık defilesini canlı gerçekleştiremeyen bir şirketin online olarak bunu en interaktif şekilde yapmasını sağladık. Bu online etkinlik sayesinde bu şirket yıllık e-ticaret satışının % 10’unu yaptı.
İşe teknoloji devi kiracılarından hisse alarak girdi
Gözübüyük, Plug and Play’ın kuruluş hikayesini şöyle anlatıyor: “Dünya’nın en büyük inovasyon platformu olarak bilinen Silikon Vadisi Merkezli bir şirket. Hikayesi ilginç aslında, kurucumuz Saeed Amidi Iran’da Şah devrimi sırasında ülkesinden ayrılıp tesadüfen Silikon Vadisi’ne göç edip buradan emlak alıyor. İlk kiracılarından olan Google, Paypal, Dropbox, Logitech gibi şirketlerden kira yerine hisse alıp bu hisseler de çok değerlenince inovasyon dünyasında buluveriyor kendini.”
BDDK’dan Emlak Katılım’a alt yapı sağlama izni
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca (BDDK), Türkiye Emlak Katılım Bankası AŞ’ye varlık kiralama şirketlerine bilgi sistemleri alt yapısı sağlaması konusunda faaliyet izni verilmesi kararlaştırıldı.
BDDK’nın konuya ilişkin kurul kararı Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Karar doğrultusunda, Türkiye Emlak Katılım Bankası AŞ, Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmelik’e uyum konusunda azami özen göstermesi kaydıyla bağlı ortaklıkları olan varlık kiralama şirketlerine bilgi sistemleri alt yapısı sağlaması faaliyeti yürütebilecek.